31.1.11

Düzeltmeler

-*-Dibe iyice batmış botlarım, ayağımı göremiyorum, öyle ki çamur... Yağmur çivi gibi yağıyor, hani adam mı öldüreceksin tanrım dersin ellerini kaldırıp. Dündü... Bilirsin yağdı mı burada sonu gelir göklerin, burada her şeyin acele bitesi vardır. Sonsuzluğu bile çürütür burası. Dün, kadife gömleğimin üzerine o sevmediğin paltoyu giydim. Ağzımda Dunhill elimde kakaolu likörüm. Balkona çıktım. Evinin tam karşısındaki o harebeyi getirdim gözümün önüne. Biliyor musun senin o harabedeki görüntünle yaşıyor burada tüm dünya. O sinirli bakışlarınla dikiliyor gökdelenler; hani o ne yapıp edip taklit edemediğin senden bahsediyorum. O reddedişin, karşı duruşun, yüzünü pantomim yaparcasına her gün boyaman beyaza. Yüzünün solukluğuna inat tam karşımda parlıyor kapitalist binalar. Sen bunu mu istedin bizim için? Sanmıyorum; ama oldu işte.

-*-Bir adam İstanbul'da temiz giyimli, elinde bir tekel birası, içiyor bir yandan da bana uzatıp duruyor al iç diye. Tertemiz sakalı ıslanmış ve buz sarkıtları gibi damlatıyor yakasına birayı. Kendinden geçmiş, ellerini kah havaya kah bana doğru sallıyor, onu yargılayanları anlatıp duruyor. Beni istemediler diyor, ben de ne yapacağımı bilemedim. Hayatta ne olacağımı bilemedim. Eş mi, baba mı, oğul mu, işçi mi memur mu... Kimin için yaşamaya yanaşsam beni öldürmek istedi diyor. Bir kadına doğru işaret ediyor, işte bunlar hep aynılar, hepsi ölü... Sonra bir sigara istiyor benden ve yaktıktan sonra yürüyor benden uzağa. Az sonra geri dönüp, sen iyi bir adamsın diye bağırıyor bana. Sessizce kafamı öne eğiyorum. Ona tekrar baktığımda gökyüzüne kelimeler savurduğunu görüyorum. "Orada mısın, orada mısın?"

-*- Tanrı'nın olmayışı dünyayı önemli kılıyor değil mi? İstediğin kadar günah işleyebilirsin artık, bir rahibeyle misyoner pozisyonunda sevişebilirsin, bir milyonerin hesaplarından para çalabilirsin elinden geliyorsa, çalışmanın kutsallığı yalanına inat aylak aylak gezebilirsin sokaklarda, elinde cıgaran ve biran. Ya da son kullanma tarihi yaklaşan bir fındık ezmesini yer gibi aceleyle ve zevk ala ala yaşayabilirsin hayatı. Daha özgür olabilirsin. Daha perdesiz bakabilirsin sokağa.



***dw***

27.1.11

Ah kafka

"Sonsuzluk yolunda nasıl böylesine kolayca ilerleyebildiğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızla bayır aşağı yuvarlanıyordu"

Takla atmayı hiç beceremeyen bir adamdım, dünyayı tersinden görmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordum. Düz görmekte ne kötülük var demeyin, derdim tersten görmekti işte... Aynalar döşedim tüm duvarlarıma, amuda kalkıp öyle baktım şaşkın kedimin gözlerine, tüm eşyaları her türlü zahmete katlanıp tersten astım odamın tavanına. Hiç biri işe yaramyordu. Sonra gittim ve duvarda asılı fotoğrafının yıllardır ters durduğunu fark ettim. Tüm sorun buydu, onu düzelttim ve her şey istediğim gibi oldu.



***^^P***

25.1.11

Başlama Vuruşu

Kanımı çalkalayan tümseklerden geçiyorum, kafa derimin altında karıncalanan düşünceler pek de başarıyla çıkmadılar su yüzüne. Öyle olsalardı şimdi böyle engebeli olmazdı yolum. Boşlukta dolanmaktan nasır tutmuş ayaklarım, hani daha yazılmadan buruşmuş mektubu gibi şairin. Bunca dolambaçlı yoldan sonra, midem bulanmakta haklı galiba, onu bir doktora göstermekle haksızlık edeceğim. Ortaya bir kule gibi yıkılmak istiyorum, hani pencerelerden atlayıp penguenler gibi uçamamak, olsun şansımı denemek... Sincapların boyun altından öpmek istiyorum, maymunların kıçını tekmelemek.
Kaçıp kaçıp sonra hiç bir şey olmamış gibi dönmek güzelmiş. Hücum eden bir savunma oyuncusu gibi acemiyim ve heyecanlı. Sanki hayat yeniden başlıyor gibi saçmalıklardan bahsetmiyorum. Az kalmış bir şeyi daha lezzetli bulmak gibi bu.

Saatimin durduğunu bana söylemesin kimse böyle her şey daha sakin.




***DW***