29.3.10

hayal kırılmazlığı

Her şey o kadar gerçekti ki; buradan önce ben başka bir yerde değilmişim gibi geliyordu. Gözlerinizin içinde bir yalan aradım durdum. Bunların bir karşılığı var demenizi bekledim. Ölenler boşuna ölmemişlerdi sanki ve bu yüzden ben bu denli anlamlı bakıyordum gözlerinizin içine.
Ayağımda zincirlerimle gelmiştim yanınıza, evet bahriyelerde bir ışık gibi değildi belki gözleriniz, peki ölenler gerçekten boşuna mı ölmüşlerdi? Bu kadarına bile mi cevap vermezdiniz? Oysa herkes ne çok inanmıştı kendi zaferine ve zafer sanki hep aynı şeydi hepimiz için. Kimse hayal etmezdi yenilgileri, umut hep ganimetler üzerineydi. Kötü olandan hep uzak kılındı beyinler. Kalbinizi söküp atamadınız.

Yoo, ölenler yine de boşuna ölmemiş olmalıydılar. Onca sazların tellerine vuranlar, boşuna dememişlerdi yeminlerini türkülerle. Onca kendini adamışlar farksız olmalıydı, çürüyen bedenlilerden. Öyle de olmalıydı, öyle de olmalıydı.

*dw*

Hiç yorum yok: