10.5.09

To See

Kafka ellerini çoşkuyla birbirine vurdu bir kaç kez. Sonunda onunla tanışacaktı. Yıllardır aşkla sevdiği ve her sayfasını belki yüz kez okuduğu o kitabın yazarı olan kadınla tanışacaktı. Kadını ilk kez ete kemiğe bürünmüş halde görecekti belki ama kitaplarından onun kişiliği ile ilgili bir çok bilgiyi edindiğine emindi. Önce kendine çekidüzen vermeye koyuldu. Sakal traşını olurken kemikli yüzünü kesmemek için çok dikkatli davranıyordu, sonra ellerine baktı, tırnaklarının düzeltilmesi gerektiğini düşündü ve onu da dikkatle halletti. Saçlarını her zamanki gibi geriye doğru mu taramalıydı bilemiyordu, çünkü bugün farklı bir gündü ve o da bu farklılığı kendine her zerresi ile anlatmalıydı. Sonra şapkasının altında bozulmama durumunu dikkate alarak saçlarını özenle ve planlı olarak sağa taradı ve neden sonra sola doğru taramaya başladı. Bir gün önce bugün için aldığı şapkasını ve kravatını taktı. Arabacısının kapıda atı hazırladığını görünce zaman kaybetmeyeceğine sevinerek merdivenlerden aşağı yürüdü. Kapıya geldiğinde arabacının günaydın sesini işitti, günaydın diye yanıt verdi ve şehire gidiyoruz biliyorsun diye komut verdi.

Her zaman geçtiği caddeler ve sağlı sollu yol kenarında dizilmiş dükkanlar, onların sahibi esnaflar, bu dükkanlardan alışveriş etmekte olanlar ve alışverişlerini yapmış ellerinde eşyalarıya gezinenler... Hepsi Kafka'ya bugünün diğerlerinden hiç bir farkı yok demek ister gibiydiler. Oysa o bugünün farklı olduğuna emindi. Kitabı eline aldı, en sevdiği bölümü okumaya başladı.

" Bu geceler John, hiç olmadıkları kadar büyük işlere neden oldular, bu geceler de ben ve baban, normal insanların arasında farklı olmaya çalışıyorduk ve biz farklılaştıkça insanların da farklılaştığını görmekten büyük haz alıyorduk. Onlara kahramanlık öyküleri anlatıyor, devrim şarkıları söylüyorduk..."
Kafka bu satırlara büyük bir hazla dalmışken arabacı birden arabayı durdurdu ve yavaşça efendisine dönüp derin derin bakmaya başladı. Genç adam ne olduğunu anlamak için arabacıyı konuşmaya zorluyordu, ama hiç bir yanıt alamıyordu. Sadece ona acı ile bakan bir çift göz vardı karşısında. Sonra birden arabacı gözlerini Kafka'dan çekerek, atı kırbaçladı ve yola devam etti, ama neden durduğunu ve şimdi neden hareket ettiklerini anlatmadan.
Kafka, artık bugünün farklı bir gün olduğuna emindi; babasının da arabacılığını yapan bu emektar adam ömründe ilk kez bu şekilde davranmıştı. Sonra Kitabın satırlarına geri döndü.
"...ve John emin olabilirsin ki o insanlar değişiyorlardı. Biz ise mutluyduk. Oysa yaptığımız sadece ellerindeki gücün farkında olmalarını sağlamaktı. Sonra bir başka diyara geçiyor orada da aynı yöntemi izliyorduk."
Kafka kitabı kapattı, arabacıya durmasını emretti, arabacı da ata... Arabanın merdivenlerinden inerken kitabı koltuğa bıraktı. Ben yürüyeceğim, sen geri dönebilirsin dedi adama. Adam atı ters yöne çevirip giderken, Kafka tozlu yollarda mutluydu.




****dennis warhol****