4.12.08

Islak Serin Sonsuz

Kurumuş bir elma gibi duruyordu, ortadan ikiye ayrılmış; bir yarısı yenmiş, diğer yarısı kararmış… Yatağının deri ve yaldızlı kumaştan başı; elindeki bardağın kristal zengin işi görünümü ve düşecek kadar bol olmasına rağmen parmağından çıkarmadığı o şaşalı “padişah” yüzüğüyle içinde bulunduğu kötü durumu reddediyor gibiydi.
Gençliğinde “sonuna kadar arkasındayım” dediğin o kötü alışkanlıkların cefasını böyle çekiyordun işte. Bir elin göğsüne diğeri öksürmekten şekli değişmiş ağzına değiyordu… İçeri girdiğimi gördüğünde elini bana uzatamadın. Rengi mora çalan dilinle dudaklarını ıslattın. Benimle konuşmak için yüzüme baktın.

- Seni kıskandığımı düşünme, bu hastalık benim ilacım oldu. Seni kıskanmıyorum; çünkü sen hasta değilsin…
- Konuşmaya devam ediyordu, tahammül edilemez kelimeleri ard arda sıraladı; benden bir şeylerin öcünü almak istiyordu o da benim gibiydi. Bu beni rahatlattı
- Akla yatkın olmasını beklemiyorum söylediklerinin; ama bu denli saçmalamana da şaşırdım doğrusu, dedim. Alttan almıyor, onunla alay ediyordum.

Güldü, eski, güçlü yüz kaslarını göremiyordum, dudaklarının kaybolmuş çizgilerinde o zamanlardan bir görüntü aradım. Kalbini tutarak ve öksürerek biraz daha doğruldu.

- Sen beni hasta olarak görme güçlü kadın, yeni biriyle tanışmışsın gibi düşün, dedi
- Peki dedim. Güçlü bir kadın mıydım? Hala iyi düşünüyordun, beni şaşırtmaya devam etmeni istedim.
- Buraya ne için geldin onu anlat şimdi dedin.
- Geldim; çünkü yıllar öncesinden kalan bir sözün var. Telefonda da söylemiştim bunu sana.
- Anlaşmamıza sadık kalmalısın: Yeni biriyim ben; hadi tekrar anlat, dedi
Anlattım:
- Seninle gidecektik yıllar önce dedim. Sustum birkaç saniye.
Yüzüme baktı devam etmemi istedi
- Gidecektik işte gelmedin; ne anlatmamı istiyorsun? Gelmek istediğini söyledin ama hep bahanelerin vardı. Sonra ben evlendim, sense kayboldun ortalardan. Ne yaptın ne ettin önemli değildi, benim evliliğim de önemli olmamalıydı senin için. Çünkü biz seninle böyle şeyler yaşamıştık. Başkalarını defalarca samimiyetsizce denemiş ve her seferinde tekrar birbirimize dönmüştük.
Yıllar geçti, onlarca dudak yüzlerce öpüş geçti; ama ben hala, otobüse trene uçağa -her neyse ona- binerken seninle biniyordum. Yanımı senin için boş bırakıyor, kafamı uyumak için senin omzuna yaslıyordum.

- On dört sene geçmiş biliyor musun?”, diyerek saçmalamalarımın ortasına daldın. Öksürdün mendilini açıp içine yaldızlı bir tükürük bıraktın. Benimle ne yapacaksın, hastayım ben ölmek üzereyim belki de öldüm, sana o kadar uzağım ki yaşayan halimi görüyorsun hala. Evet, evet kesinlikle öldüm ben.
- Hayır, dedim bu kez bahane kabul etmiyorum. Kalk gidiyoruz.
Gözleri bir anda yaşla doldu;
- Delirmiş olmalısın ben üç aydır bu yataktan dışarı adımımı atmadım
- Şimdi atacaksın o zaman
Kibarca uzattığım elimi, tüm gücüyle itti. Ona karşı büyük bir sevgi ve nefreti hep bir arada hissetmiştim, işte yine öyle oluyordu. Bir yandan bu kapıdan beraberce çıkıp gitmeyi delicesine istiyor, diğer yandan beynimi yıllardır kemiren özlemi için ona tüm bildiğim küfürleri saymak istiyordum. Elimi inatla tekrar uzattım, tekrar itti beni. Yüz kez uzatabilirdim elimi ona, o ise yüz kez itebilirdi. Belki tam ben vazgeçip arkamı dönerken o bu kez elini bana uzatacaktı. Biz böyleydik, hep böyleydik.

Kapıyı çarpıp çıktım, sanki giden onun yaşadığı evmiş de duran benmişim gibi hissettim bir an. Gitme diye yine ben mi ısrar etmeliydim? Bu kaçıncı sondu? Sonsuzluk bu muydu? Önüme bakarak yürümeye devam ettim. Etrafta ne oluyor bitiyor bilmiyordum. Tüm gölgeler üzerime düşüyor gibiydi. Sanki her şeyin içinden geçiyordum, adeta küçük savunmazsız bir hayalettim.
Yürüdüm, yürüdüm, seni; ölümünü düşündüm; kimsen yoktu biliyordum. Kimse kaldırmayacaktı o halde cesedini o yataktan. Benden başka… Kararımı verdim ve endişelerim birden yerini bir büyük sevince bıraktı. Ben o günden sonra her an seni izliyor olacaktım. Öldüğün gün benimle gelmen için yatağının tam ucunda olacaktım.

Sıcak bir gündü. Kendimi seninle gölgen arasında bir yerde hayal ettim. Serinledim ve her şeye kaldığım yerden devam ettim.





****Dennis Warhol****

Hiç yorum yok: